Bugün akşamüzeri televizyona gözüm takıldı. “Terörle mücadelede 2007-2008 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet mensubu olarak görev yaparken şehit olanların yakınlarıyla malul ve gazi 61 kişiye Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle Cumhurbaşkanı Gül tarafından Devlet Övünç Madalyası verildi.”
Bu tören gösteriliyor. Yazı yazmayı bırakıp izlemeye başladım. Çok genç ve çok yakışıklı bir gazi tekerlekli sandalyede yine bir başçavuş tarafından madalyası verilmek üzere getiriliyor. Ondan sonrasını seyredemedim. Yüreğimin kabardığını ve farkında olmadan gözlerimden yaşların aktığını hissettim. Başladım sessiz sessiz ağlamaya. İçerden oğlumun yemeğe çağırmasıyla birlikte gözlerimdeki yaşları silerek mutfağa gittim. Orada da TV açık star haberde Uğur Dündar birisiyle konuşuyor. Konuştuğu kişi emekli bir subay. Emekli subay anlatıyor ve Uğur Dündar gözlerini faltaşı gibi açmış dinliyor. Emekli subayın anlattığı kişi silah arkadaşı Albay M.Levent GÖKTAŞ. Bakın neler anlatıyor:
Albay M.Levent Göktaş
“Kendisi çok kahraman, tanıyan tüm subayların taptığı askeri bir liderdir. Yüksek irtifa serbest paraşütçüsü, su altı komandosudur Eski bir savaşçı bir hukuk adamı.
Üç tane silahlı kuvvetlerde ondan başka hiçbir subayda üç tane altın üstün cesaret ve feragat madalyası yoktur. Sadece onda vardır. Altı tane Üstün Birlik Yetiştirme Beraatı, 180 tane takdirname, bir sürü şerit rozeti var. Yani TSK'da bir tane daha böyle bir subay yok!”
Bakarmısınız:
Bütün bunları almak kolay mı sizce?
Bunları duyunca hemen aklıma geçen gün intihar eden devlet Övünç Madalyası sahibi Malul Gazi olan, Emekli Jandarma Albay Abdülkerim KIRCA geldi. Bu şerefli gazi Jandarma Albay Abdülkerim KIRCA intihar etmesinde kim etsin. Yukarıda kahramanlık öyküsünü dinlediğim şu anda ETÖ denen ne olduğu belli olmayan soruşturma kapsamında tutuklu olan Emekli Albay M.Levent Göktaş. Bu şerefli emekli kahraman içinde gözaltına alındıktan sonra malum medya da neler yazıldı ne iftiralar atıldı. Şu ana kadar yaşadıklarını düşününce herhalde içerde bir silah bulabilse oda intihar ederdi sanırım. İsyan ettim bu iki yüzlülüğe. Bu nasıl bir devlet? Bir yandan TSK ve emekli Kahramanlarına, emekli komutanlarına yapmadığını bırakmayacaksın. Kendi yandaş medyanı kullanarak olmadık iftira ve karalama kampanyaları düzenleyeceksin ve daha sonrada bir tören düzenleyerek tam kadro iktidardaki hükümet üyeleri huzurunda alay eder gibi Devlet Övünç Madalyası adı altında madalya vereceksin. İntihar eden kahraman Abdülkerim Kırca’ ya da bu hükümet Devlet Övünç Madalyası vermedimi?
Hatırlayalım!
ABDÜLKERİM Kırca´nın yaralandığı çatışma şöyle gerçekleşti: Antalya´da eyleme hazırlanan 23 kişilik PKK grubu, 12 Nisan 1998 günü, Serik-Akseki-Manavgat üçgenindeki kıstırıldı.
Serik´in Gebiz beldesine bağlı Demirciler Köyü´nün kuzeyindeki Kapaklıtepe dağlık bölgesinde çıkan çatışmada, ´Tendürek´ telsiz kodlu Akdeniz bölge sorumlusu da dahil 12 terörist öldürüldü. Operasyonda o dönem Binbaşı olan Abdülkerim Kırca karın boşluğuna isabet eden kurşunla yaralandı. Merminin belkemiğine rastlaması sonucu felç olan Kırca, malulen emekliye ayrıldı. Kırca´ya terörle mücadelede gösterdiği kahramanlık için 12 Aralık 2004 tarihinde Devlet Övünç Madalyası verilmişti. "Görev malülü" sıfatıyla madalyasını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´in elinden alan Kırca için Çankaya Köşkü´nde düzenlenen törene, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Jandarma Genel Komutanı Fevzi Türkeri ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da katılmıştı.
Yarın bir gün bugün madalya verdiklerine de aynı şeyleri yapmayacaklarını kim söyleyebilir? Korkarım Madalya verdikleri şehitleri mezarlarından kaldıramayacakları için madalya verdikleri yakınlarını artık içeri atarlar. Çünkü yaşıyor olsaydı şehit edilen Eşref Bitlis ‘ide iddianameye yazdıklarına göre içeri atacaklardı.
“Terörle mücadelede 2007-2008 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet mensubu olarak görev yaparken şehit olanların yakınlarıyla malul ve gazi 61 kişiye Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle Cumhurbaşkanı Gül tarafından Devlet Övünç Madalyası verildi.
Törende, Ankara'da ikamet eden, 2007-2008 yıllarında şehit olanların yakınları ve malullere Cumhurbaşkanı Gül, madalya ve beratlarını verdi. Törende, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan 2 şehit yakınına, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan 1 malule, Jandarma Genel Komutanlığı'ndan 7 şehit ve 9 malule, emniyet mensubu 34 malul ve 8 şehit yakınına madalya verildi.”
Artık üst düzey 6 komutan hayatta değil. Hiçbiri doğal yollardan ölmedi.
ORGENERAL EŞREF BİTLİS: Eski Jandarma Genel Komutanı Bitlis, bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa hükümete şikayet edildiği iddia edildi. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yaptı ve helikopteri inişe zorladı. Komutanlığı döneminde JİTEM'in kurularak yargısız infazların yapılmasına ve itirafçılarla birlikte silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapılmasına karşı çıktığı da basına yansımıştır.
Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'de, uçağının henüz aydınlanamayan nedenlerle düşmesi sonucu hayatını kaybetti.
BİNBAŞI CEM ERSEVER: Binbaşı rütbesindeyken 1993'te istifa etti. Bir yıl sonra sevgilisi Neval Boz ve yakın arkadaşı itirafçı Mustafa Deniz ile birlikte Ankara'da öldürüldü. Cesetleri üç ayrı yerde bulundu.
TUĞGENERAL İSMET YEDİYILDIZ: Trafik kazasında ölmüştü.
KORGENERAL İSMAİL SELEN VE HULUSİ SAYIN: Cinayete kurban gittiler. Sayın'ın JİTEM faaliyetlerine göz yumduğu Selen'in karşı çıktığı için öne sürülmüştü. Hulusi SAYIN 1974-1976 yılarında vatani görevimi yaptığım Mardin 22.Seyyar Jandarma Tugayında Tugay komutanımdı. O zaman Tuğgeneraldi. Bütün askerin çok sevdiği babacan bir komutanımızdı. O zaman PKK yoktu ama kaçakçılar vardı. Hudutta kaçakçılara göz açtırmıyordu. Emekli olunca haince bir pusuyla evinden çıkarken vurdular. Katilleri hala bulunamadı.Toprağın bol olsun komutanım.
ALBAY ABDÜLKERİM KIRCA: Evinde intihar eden albay sırlarıyla birlikte öldü. PKK itirafçısı Aygan, Kırca'yı Güneydoğu'da yargısız infazlar yapmakla suçlamıştı.
Ya peki yakın zamanda cezaevinde başına gelenler nedeniyle yaşam mücadelesi veren Emekli Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur, cezaevinde sağlığı gün geç tikçe kötüye giden Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Albay M.Levent GÖKTAŞ ve diğerleri. Bu güzide komutanlarımız neden içerdeler kimse bilmiyor. İddianame aylar geçmiş olmasına rağmen hala ortada yok. Bu nasıl hukuk insanları aylarca yıllarca içerde tutacaksın daha sonrada hiçbir açıklamada bulunmadan serbest bırakacaksın. Bu nasıl adalet, bu nasıl hukuk….İftiracılara hiçbir şey yapmayacaksın. Soruşturma gizliliğini ihlal eden savcılara hiçbir şey yapmayacaksın. Yitip giden hayatların hesabını hiç kimse vermeyecek. Bu nasıl hukuk? Bu nasıl adalet…?
Sorarım size…?Bütün bu olana bitene kim dur diyecek?
Ben otuz sene devletin çeşitli kademelerinde çalışarak hizmet verdim. Ama ben masa başında çalıştım. Yani öyle söylerler ya yan gelip yattım. Ama yukarıda bahsi geçen kahramanlar kelle koltukta her an ölümle burun buruna dağ dere tepe kar kış kıyamet demeden bu ülkeyi savunan kahramanlar yaşamlarının 50 senesini bu devlete verdiler. Onların geçmişlerini okuyunca ben geçmişimden utanıyorum. Hani birilerinden özür dileyen malum aydınlar var ya onların dönüp yukarıdaki kahramanlardan özür dilemeleri gerekiyor. Yalnız onlar mı ülke olarak kahramanlarımızdan hepimizin özür dilemesi gerekiyor. Çünkü onlara hak ettikleri gibi sahip çıkamadık, Onlara gereken özeni gösteremedik… Ben onlardan kendi adıma yüzlerce binlerce kez o kahraman komutanlardan özür diliyorum…
Read More...